30 Ocak 2015 Cuma

Türkiye kent haber Gazetesi manşet Sayfaları

 Türkiye Kent Haber Gazetesi manşet sayfaları

Yerel ve ulusal haberleri haber sitemizden takip edebilirsiniz..

www.turkiyekenthaber.com



29 Ocak 2015 Perşembe

PAMA YAPI İNŞAAT KENTSEL DÖNÜŞÜM VİDEOSU 01

25 Ocak 2015 Pazar

MELİK AYDEMİR Türkiye 2023 hedefine Arnavutköy ile büyük başarılara imza atacak

 Uzun yıllardır Arnavutköy’de Gayrimenkul sektöründe hizmet veren “Melih Gayrimenkul ” Yönetim Kurulu Başkanı Melik Aydemir, Arnavutköy bölgesinde yapımı devam eden 3. Havalimanı ve diğer  projeler ile birlikte bölgedeki gayrimenkul sektörünü  Türkiye Kent Haber gazetesine değerlendirerek önemli açıklamalarda bulundu.
AYDEMİR  yaptığı açıklamada, “ Türkiye 2023 hedefine Arnavutköy ile büyük başarılara imza atacağını belirterek  önemli mesajlar verdi.  Melih Gayrimenkul ” Yönetim Kurulu Başkanı  Melik Aydemir;  Arnavutköy’de gayrimenkule yapılan yatırımın 2013-2014’te olduğu gibi bu yıl da kazandırmaya devam edecektir. Arnavutköy bölgesinde 2013- 2014 yılında arsa alımlarında yaşanan büyük ilgili bu yılda hızla artacağını görmek mümkün, bunla birlikte bölgede konut alımı ve inşaat sektörü de büyük ivme kazanacaktır. Konut kredisi faizlerinin de  arzu edilen düzeye düşmesi halinde sektörün 2015’te geçen yıldan daha canlı performans sergileyeceğini söylemek mümkün. Melih Gayrimenkul ” Yönetim Kurulu Başkanı Melik Aydemir, Arnavutköy bölgesinin gayrimenkul sektörü açısından 2014 yılını değerlendirerek , 2015 yılından beklentilerini açıkladı. 
ARNAVUTKÖY DÜNYA'NIN KONUŞTUĞU BİR BÖLGE
Aydemir: “Ne faiz, ne altın ne de döviz, emlak sektörü kadar getiri sağlamaz” diyen Melik Aydemir , gayrimenkul sektöründe kazanabilmek için doğru lokasyonda, doğru tip emlaka yatırım gerektiğini, bunun için de danışmanlık hizmetinin büyük önem taşıdığını söyledi.  Melik Aydemir,  Türkiye'de ve İstanbul'da Arnavutköy bölgesi  2014’ün en çok kazandıran bölgelerin başında geldiğine dikkat çekerek, şu bilgiyi verdi:  ” Arnavutköy İstanbul'da arsa stokunun en çok olduğu ve en bakir bölge  olması sebebi ile artık İstanbul'un yükselen değeri bu bölge olduğunu sadece Türkiye 'de yatırım yapan yatırımcılar değil dünya genelinde yatırım yapan büyük şirketlerinde yeni gözdesi konumunda.  Arnavutköy dünyanın konuştuğu bölge olması sebebi ile Türkiye 2023 hedefine Arnavutköy ile büyük başarılara imza atacaktır.
TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK PROJELERİ ARNAVUTKÖY'DE
İstanbul'da şehrin gelişmekte olan yeri artık burası.  Yabancı yatırımcılarla birlikte,  Türkiye genelinde  yatırımcılar daha çok Arnavutköy'de  arsa alıyor. Arnavutköy 'de değişim son 2 yılda yüzde 80’lere ulaşarak adeta rekor kırdı. Burası İstanbul'un parlayan yıldızı konumunda. Bu bölge, 3. havalimanı, Kanal İstanbul, un merkezi,  3. köprü ve kuzey Marmara Otoyol projelerinin de odak noktası konumunda.  Çevre ve şehircilik bakanlığı bu bölgede yapmayı planladığı yeni şehir İstanbul projesi  ise artık Türkiye'nin, İstanbul'un yeni yaşam alanı ve ticaret merkezi Arnavutköy bölgesi olacaktır.
KONUT ARTIŞINDA BÜYÜK CANLILIK YAŞANIYOR
2014 yılında olduğu gibi 2015 yılı içerisinde Arnavutköy bölgede arsa fiyatlarının en az yüzde yüz artacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.”  Konut fiyatlarında da artış yaşandığını vurgulayan Aydemir, “Arnavutköy'de ''  2013 yılı'da 80 bin lira olan 3+1 daireler şimdi 250- ile 300 bin lira oldu.  İstanbul'un diğer ilçelerinde daire fiyatlarındaki artış bu bölgeye nazaran daha düşük konumda. Ekonomik anlamda hep bir seçim korkusu oluyor, ama buna gerek yok. Son 10 yılda birçok seçim yapıldı, hiçbirinin ardından kaygılanacak bir durum olmadı. Ülkede herkes korkarsa kendi kendimize kriz oluştururuz. Bu da hepimize zarar verir. Ben 2015’te kriz beklemiyorum. Faizlerde indirimler olmaya başladı. Bunun yansıması kısa sürede, konut kredisi faizlerine de olacaktır. Arnavutköy'de konut artışında büyük canlılık yaşanıyor. Bu bölgede konut ve arsa'ya  yapılan yatırım hızla kazandırmaya devam edecektir.
TÜRKİYE GÜÇLÜ BİR ÇİZGİYE SAHİP
2015 yılı Türkiye’de 2014’teki stokların hızla tüketildiği, yeni pazarların oluşturulduğu bir yıl olacak. İstanbul’da ise Kanal İstanbul, Üçüncü Köprü gibi birbiri ardına hızla ilerleyen projelerle dev yatırımların hayata geçirildiği bir yıl olacak. Haziran 2015’de yapılacak genel seçimler de sektörde bir belirsizliğe ve durağanlığa yol açmayacak. Çünkü Türkiye neredeyse tamamen tek ve kuvvetli bir çizgiyi benimsediği ve giderek daha fazla tek sesli olduğu için seçimler sektörün pozitif yükselişine bir handikap oluşturmuyor. Bilakis, alıcı kitle seçim sonrası yükselişten etkilenmemek için seçim öncesi dönemi bir fırsat dönemi olarak değerlendiriyor”
 DEV PROJELERİN MERKEZİ ARNAVUTKÖY
Aydemir;  Bölgemiz'de yapımı  devam eden 3. havalimanı 3. Köprü bağlantı yolları, Kuzey Marmara otoyol geçişi  ve Kanal İstanbul çalışmalarından sonra dünyanın en büyük ‘Limankent’i  Arnavutköy sınırları içinde inşa edilecek. Daha önce Sayın Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan tarafından dünyanın en büyük havalimanının temelinin atılmasından sonra dev bir proje daha müjdesi verildi.  Havalimanı çevresinde 3. Köprü ve Kanal İstanbul çalışmalarından sonra dünyanın en büyük ‘Limankent’i inşa edilecek. İstanbul’a yapılacak dünyanın en büyük havalimanının yanına dünyanın en büyükleri arasında yerini alacak ‘Limankent’ yapılması için çalışmanın startı verildiği biliniyor. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın planladığı sistemde yeni havalimanı ile bağlantılı olacak şekilde konteynır, tren ve tır gibi büyük yük taşıyan Ro-Ro gemileri için dev liman inşa edilecek. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 3. Havalimanı Projesi’nin kapsamını da bu vesile ile genişletti. Havalimanının temellerinin atılmasından sonra çevresindeki yapılanmalar da plan dahilinde devam ediyor. Proje kapsamında, tren ve denizyollarının direkt olarak yeni havalimanına bağlanması ve Asya’dan Avrupa’ya kargo hizmetinin en hızlı şekilde gerçekleştirilmesi planlanıyor. Havalimanının denize yakın olması nedeniyle denizden havaya ya da havadan denize taşımacılık da yapılabilecek. Bu da hem İstanbul Boğazı’ndaki yoğunluğu hafifletecek hem de kargo taşımacılığını hızlandıracak. Arnavutköy’ün Gayrimenkul ve yatırım alanında İstanbul’un en büyük “Kazanç Merkezi” olduğunu artık herkes tarafından biliyor.
KANAL İSTANBUL TÜRKİYE'NİN DÜNYADA EN BÜYÜK STRATEJİK NOKTASI OLACAK
Aydemir; Sözlerine şöyle devam etti. '' Türkiye, Montrö Anlaşması’ndaki kısıtlamalar nedeniyle 28 yılda İstanbul Boğazı’ndan geçen gemilerden elde edeceği 10 milyar dolar gelirden mahrum kaldı. Kanal İstanbul projesi tamamlandığında, Montrö by-pas olacağı için kasamıza yılda 8 milyar dolar girecek. Yani Çılgın proje, ‘Kanal İstanbul’ tamamlandığında, dünyanın en önemli ticari su yollarından biri Süveyş kanalından daha fazla kazanacak. Günlük 160 geminin geçiş yapması beklenen Kanal İstanbul projesi Montrö’ye tabi olmayacağı için Süveyş Kanalı gibi ton başına ortalama 5.5 dolardan fiyatlanabilecek. Süveyş’ten en fazla 150 dwt’lik gemiler geçebilirken Kanal İstanbul 300 bin tonluk gemiler için uygun olacak.
TÜRKİYE'NİN GELİRLERDE BÜYÜK ARTIŞ OLACAK
Aydemir ; Süveyş kanalından geçen gemilerden ton başına alınan ücret 2 ila 12 dolar arasında değişirken, İstanbul Boğaz’ından geçişlerde 16 ile 33 dolar/kuruş alınıyor. İstanbul Boğazı’ndan 25 kat daha fazla kazanan Mısır, Süveyş kanalından 2012 yılında 5.3 milyar dolar gelir sağlarken, gemi sayısı ve elde edilen gelir hesabına göre Süveyş’ten ton başına 5,5 dolar kazanıyor. 193 kilometre uzunluğa sahip Süveyş kanalı ile kıyaslandığında 47 kilometre olacak Çılgın Proje tam kapasite ile çalışması durumunda yılda 8 milyar dolarlık getiri sağlaması bekleniyor.
5.5 MİLYAR  DOLARLIK PROJE
 Maliyeti 5.5 milyar dolar olan ‘Çılgın Proje’ hesaplanan yıllık getirisi ise 1 yıl içinde kendini finanse etmiş olacak. Üzerinde 7 köprünün inşa edileceği kanalın genişliği 150 metre, derinliği ise 25 metre olacak.  Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul’la ilgili ‘Süveyşi sollayacak proje’ diyerek verdiği önemi dile getirmişti. Tüm bunları yan yana ve  üst üste koyduğunuzda Arnavutköy bölgesine yatırım yapan her zaman kazançlı çıkacaktır.  Arnavutköy gelecek 3-4 yıl için de dünyanın en çok konuşacağı bölgelerden biri olacağını herkesin bilmesini istiyoruz. Geleceğine yatırım yapmak isteyen herkesi Arnavutköyde yatırım yapmaya bekliyoruz dedi. İSTANBUL'A YILDA 8 MİLYON TURİST AKINI OLACAK İnşa edilecek yeni limanın kargo taşımacılığının yanı sıra kruvaziyer turizminin de yıldızı olması bekleniyor. Buna göre liman açıldıktan sonra yıllık en az 8 milyon turistin geleceği öngörülürken, devletin kasasınada yıllık 3 milyar TL tutarında gelir getireceği hesaplanıyor.  İşte tüm bunların ışığında biz Melih Gayrimenkul olarak bu bölgede yatırım yapmak isteyen yatırımcılara doğru bir danışmanlık hizmeti vermek için her zaman hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum dedi.
ÖZEL HABER: SALİH SÜTLAN



23 Ocak 2015 Cuma

Merkez Bankası'ndan yeni adım

TCMB Başkanı Erdem Başçı, Avrupa Merkez Bankası'nın kararından sonra avro bazında mevduat faizlerinin daha da düşmesini sağlayacak teknik bir adımı bugün atacaklarını bildirdi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, Davos'ta düzenlenen Dünya Ekonomi Forum’nda (WEF) AA muhabirinin sorularını yanıtladı
Türkiye için 2015'in fırsatlar barındıran bir yıl olarak başladığını belirten Başçı, "2015 yılında Türkiye için güçlü ve dengeli bir büyüme döneminin başlangıç yılı olacak nitelikte gelişmeler var. Dünyanın geri kalanının durumunu biliyoruz ve takip ediyoruz. Fakat Türkiye için dünyanın tam tersine, güçlü ve dengeli bir büyüme sürecinin, belki de yıllar sürecek sağlıklı bir büyüme sürecinin başlangıç yılı olma ihtimali var” dedi.

Güçlü ve dengeli büyümenin sac ayakları
Uygun tedbirlerin hayata geçirilmesine devam edilmesinin önemine dikkati çeken Erdem Başçı, şunları kaydetti:“Bu büyümenin reel altyapısını hükümetimizin açıkladığı ve açıklamakta olduğu yapısal dönüşüm programı oluşturacak. Bir de büyümenin finansal altyapısı var. Büyümenin finansal altyapısını da  finansal istikrar komitesinde hükümetimizle ve ilgili kurumlarımızla birlikte belirlediğimiz strateji oluşturacak. Dolayısıyla bir reel tarafı var, bir finansal tarafı var.  Şimdi güçlü ve dengeli büyümenin finansman stratejisi üç temel sac ayağına dayanıyor. Bunlar düşük enflasyon, düşük reel faiz ve basiretli borçlanma olarak özetlenebilir.  Bu üçünden birisi olmazsa olmaz.  Güçlü ve dengeli büyüme için bu üç şartın hepsinin aynı anda ve bir arada sağlanması gerekiyor."“Önümüzdeki dönemde ilk iki şartla ilgili olarak, enflasyonun ve reel faizlerin düşmeye devam etmesi kuvvetle muhtemel" diyen Başçı, hem enflasyonun hem reel faizlerin düşmeye devam etmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu dile getirdi.

Erdem Başçı, şöyle devam etti:
“Geriye üçüncüsü kalıyor. Bu durumda üçüncü sac ayağı ama sadece Türkiye’de değil bütün dünyada, basiretli borçlanmanın gözetilmesi. Bu daha fazla ön plana çıkacak. Hatırlarsanız dün Mario Draghi’nin basın toplantısında kendisine soruldu, ‘Varlık balonlarının oluşmasını bu kadar düşük faiz ortamında nasıl önleyeceksiniz?’ diye. O da “Makro ihtiyati tedbirler kullanılarak bunlar seçici olarak uygulanabilir. Nerede problem varsa ona makro ihtiyati bir şekilde çözüm bulunabilir' şeklinde yanıt verdi. Dolayısıyla basiretli borçlanma için şu ana kadar pek çok ülkede makro ihtiyati politika önlemleri alındı. Daha ziyade Asya ülkelerinde bunların örneklerini görüyoruz. Türkiye’de de çok sayıda makro ihtiyati önlem alındı.”

Merkez Bankası’ndan yeni adımlar

Başçı, güçlü ve dengeli büyümenin finansmanı ile ilgili olarak ise yeni adımlar olacağını bildirdi.

Erdem Başçı, “Bugün atacağımız yeni bir adımı da sizlerle paylaşmak istiyorum. İhracatçılarımıza düşük maliyetle finansman sağladığımız reeskont kredilerinin kapsamını genişletiyoruz. Turizm ve sağlık turizmi gibi bazı döviz kazandırıcı hizmetleri de finansman kapsamına alıyoruz. Eximbank dışında bankalarımızın ve faktoring şirketlerimizin de bu kredilere daha fazla aracılık etmelerine imkan sağlayacak düzenlemeler yapıyoruz. Ayrıca dünkü Avrupa Merkez Bankası kararından sonra avro bazında mevduat faizlerinin daha da düşmesini sağlayacak teknik bir adımı da planlıyoruz, bugün onu da açıklamayı düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Reeskont kredisinin Merkez Bankası’nda Eximbank üzerinden ihracatçılara sağlanan 8 aya kadar bir finansman imkanı olduğunu belirten Başçı, şunları kaydetti:

"Libor artı 0 ile biz Eximbank’a kullandırıyoruz. O da Libor artı sıfırın üzerine çok ufak bir marjla ihracatçılarımıza kullandırıyor. Burada hem bankalarımıza daha fazla bir imkan sağlayarak rekabete açıyoruz. Dolayısıyla oradaki o marjın da düşmesini bu şekilde rekabet şartları içerisinde sağlayabileceğiz. Faktoring şirketleri devreye gireceği için rekabet biraz daha da artacak. Oradaki marj biraz daha düşebilecektir. Çok ucuz bir finansman oluyor bu ihracatçılarımıza... Fakat sadece ihracatçılarımıza değil, bugün onun banka meclisi tarafından kararı alındı. Bunun özellikle turizm ve sağlık turizmi ile bazı döviz kazandırıcı benzer sektörlere de kullandırılması mümkün olacak önümüzdeki dönemde... Eximbank’la bunun altyapısını çalıştık.”

“Adımların dengeli büyümeye olumlu etkisi olacak”
Merkez Bankası Başkanı Başçı, atılan adımların koordinasyon içerisinde alındığına işaret ederek, her biri küçük adımlar olan bu çalışmalara bütüncül bakıldığı zaman, bir stratejinin parçası olarak bakıldığı zaman güçlü ve dengeli büyümenin finansman stratejisinin alt adımları olduğunu belirtti.
Başçı, "Dolayısıyla finansal istikrar komitesinde bunlar paylaşılarak ve diğer kurumların da görüşleri alınarak atılan adımlar. Hükümet ve diğer kuruluşlarımızla koordinasyon içerisinde atılan adımlar. Her birisinin büyümeye küçük küçük etkileri olabilir. Fakat sonuçta top yekun bütüncül olarak baktığımızda. Bunların ciddi bir şekilde dengeli büyümeye olumlu etkisi olacak” ifadelerini kullandı.
Erdem Başçı, “TL faizlerinin gelecekte izleyeceği muhtemel seyirle ilgili detayları ise önümüzdeki hafta salı günü Ankara’da yapacağımız basın toplantısında kamuoyu ile paylaşacağım” dedi.

G-20 Merkez Bankası Başkanları 9 Şubat’ta İstanbul’da
Başçı, ülkelerin tecrübelerinin paylaşılması ve değerlendirilmesi amacıyla G20 Merkez Bankası başkanlarını 9 Şubat 2015'te İstanbul’da toplantıya çağırdığını belirterek, sözlerini “Katılım teyitlerini aldık. O toplantıda ülkeler, özellikle makro ihtiyati alanda kendi tecrübelerini paylaşacaklar, hangi araç daha etkili oldu, hangi araç daha az etkili oldu. Bu şekilde bir tecrübe paylaşımı ve değerlendirme toplantısı yapacağız. Bu sadece Merkez Bankası başkanlarının kendi aralarında toplandığı ilk G20 toplantısı olacak” diye tamamladı.

istanbulkenthaber.com

Merkez Bankası'ndan yeni adım

TCMB Başkanı Erdem Başçı, Avrupa Merkez Bankası'nın kararından sonra avro bazında mevduat faizlerinin daha da düşmesini sağlayacak teknik bir adımı bugün atacaklarını bildirdi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, Davos'ta düzenlenen Dünya Ekonomi Forum’nda (WEF) AA muhabirinin sorularını yanıtladı
Türkiye için 2015'in fırsatlar barındıran bir yıl olarak başladığını belirten Başçı, "2015 yılında Türkiye için güçlü ve dengeli bir büyüme döneminin başlangıç yılı olacak nitelikte gelişmeler var. Dünyanın geri kalanının durumunu biliyoruz ve takip ediyoruz. Fakat Türkiye için dünyanın tam tersine, güçlü ve dengeli bir büyüme sürecinin, belki de yıllar sürecek sağlıklı bir büyüme sürecinin başlangıç yılı olma ihtimali var” dedi.

Güçlü ve dengeli büyümenin sac ayakları
Uygun tedbirlerin hayata geçirilmesine devam edilmesinin önemine dikkati çeken Erdem Başçı, şunları kaydetti:“Bu büyümenin reel altyapısını hükümetimizin açıkladığı ve açıklamakta olduğu yapısal dönüşüm programı oluşturacak. Bir de büyümenin finansal altyapısı var. Büyümenin finansal altyapısını da  finansal istikrar komitesinde hükümetimizle ve ilgili kurumlarımızla birlikte belirlediğimiz strateji oluşturacak. Dolayısıyla bir reel tarafı var, bir finansal tarafı var.  Şimdi güçlü ve dengeli büyümenin finansman stratejisi üç temel sac ayağına dayanıyor. Bunlar düşük enflasyon, düşük reel faiz ve basiretli borçlanma olarak özetlenebilir.  Bu üçünden birisi olmazsa olmaz.  Güçlü ve dengeli büyüme için bu üç şartın hepsinin aynı anda ve bir arada sağlanması gerekiyor."“Önümüzdeki dönemde ilk iki şartla ilgili olarak, enflasyonun ve reel faizlerin düşmeye devam etmesi kuvvetle muhtemel" diyen Başçı, hem enflasyonun hem reel faizlerin düşmeye devam etmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu dile getirdi.

Erdem Başçı, şöyle devam etti:
“Geriye üçüncüsü kalıyor. Bu durumda üçüncü sac ayağı ama sadece Türkiye’de değil bütün dünyada, basiretli borçlanmanın gözetilmesi. Bu daha fazla ön plana çıkacak. Hatırlarsanız dün Mario Draghi’nin basın toplantısında kendisine soruldu, ‘Varlık balonlarının oluşmasını bu kadar düşük faiz ortamında nasıl önleyeceksiniz?’ diye. O da “Makro ihtiyati tedbirler kullanılarak bunlar seçici olarak uygulanabilir. Nerede problem varsa ona makro ihtiyati bir şekilde çözüm bulunabilir' şeklinde yanıt verdi. Dolayısıyla basiretli borçlanma için şu ana kadar pek çok ülkede makro ihtiyati politika önlemleri alındı. Daha ziyade Asya ülkelerinde bunların örneklerini görüyoruz. Türkiye’de de çok sayıda makro ihtiyati önlem alındı.”

Merkez Bankası’ndan yeni adımlar

Başçı, güçlü ve dengeli büyümenin finansmanı ile ilgili olarak ise yeni adımlar olacağını bildirdi.

Erdem Başçı, “Bugün atacağımız yeni bir adımı da sizlerle paylaşmak istiyorum. İhracatçılarımıza düşük maliyetle finansman sağladığımız reeskont kredilerinin kapsamını genişletiyoruz. Turizm ve sağlık turizmi gibi bazı döviz kazandırıcı hizmetleri de finansman kapsamına alıyoruz. Eximbank dışında bankalarımızın ve faktoring şirketlerimizin de bu kredilere daha fazla aracılık etmelerine imkan sağlayacak düzenlemeler yapıyoruz. Ayrıca dünkü Avrupa Merkez Bankası kararından sonra avro bazında mevduat faizlerinin daha da düşmesini sağlayacak teknik bir adımı da planlıyoruz, bugün onu da açıklamayı düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Reeskont kredisinin Merkez Bankası’nda Eximbank üzerinden ihracatçılara sağlanan 8 aya kadar bir finansman imkanı olduğunu belirten Başçı, şunları kaydetti:

"Libor artı 0 ile biz Eximbank’a kullandırıyoruz. O da Libor artı sıfırın üzerine çok ufak bir marjla ihracatçılarımıza kullandırıyor. Burada hem bankalarımıza daha fazla bir imkan sağlayarak rekabete açıyoruz. Dolayısıyla oradaki o marjın da düşmesini bu şekilde rekabet şartları içerisinde sağlayabileceğiz. Faktoring şirketleri devreye gireceği için rekabet biraz daha da artacak. Oradaki marj biraz daha düşebilecektir. Çok ucuz bir finansman oluyor bu ihracatçılarımıza... Fakat sadece ihracatçılarımıza değil, bugün onun banka meclisi tarafından kararı alındı. Bunun özellikle turizm ve sağlık turizmi ile bazı döviz kazandırıcı benzer sektörlere de kullandırılması mümkün olacak önümüzdeki dönemde... Eximbank’la bunun altyapısını çalıştık.”

“Adımların dengeli büyümeye olumlu etkisi olacak”
Merkez Bankası Başkanı Başçı, atılan adımların koordinasyon içerisinde alındığına işaret ederek, her biri küçük adımlar olan bu çalışmalara bütüncül bakıldığı zaman, bir stratejinin parçası olarak bakıldığı zaman güçlü ve dengeli büyümenin finansman stratejisinin alt adımları olduğunu belirtti.
Başçı, "Dolayısıyla finansal istikrar komitesinde bunlar paylaşılarak ve diğer kurumların da görüşleri alınarak atılan adımlar. Hükümet ve diğer kuruluşlarımızla koordinasyon içerisinde atılan adımlar. Her birisinin büyümeye küçük küçük etkileri olabilir. Fakat sonuçta top yekun bütüncül olarak baktığımızda. Bunların ciddi bir şekilde dengeli büyümeye olumlu etkisi olacak” ifadelerini kullandı.
Erdem Başçı, “TL faizlerinin gelecekte izleyeceği muhtemel seyirle ilgili detayları ise önümüzdeki hafta salı günü Ankara’da yapacağımız basın toplantısında kamuoyu ile paylaşacağım” dedi.

G-20 Merkez Bankası Başkanları 9 Şubat’ta İstanbul’da
Başçı, ülkelerin tecrübelerinin paylaşılması ve değerlendirilmesi amacıyla G20 Merkez Bankası başkanlarını 9 Şubat 2015'te İstanbul’da toplantıya çağırdığını belirterek, sözlerini “Katılım teyitlerini aldık. O toplantıda ülkeler, özellikle makro ihtiyati alanda kendi tecrübelerini paylaşacaklar, hangi araç daha etkili oldu, hangi araç daha az etkili oldu. Bu şekilde bir tecrübe paylaşımı ve değerlendirme toplantısı yapacağız. Bu sadece Merkez Bankası başkanlarının kendi aralarında toplandığı ilk G20 toplantısı olacak” diye tamamladı.

turkiyekenthaber.com

Tolgay Arslan, transferi resmen açıkladı!

Beşiktaş amacına ulaştı, Hamburg'un orta sahadaki yıldızı Tolgay Arslan'ı resmen renklerine bağladı. 24 yaşındaki oyuncu "Türkiye'de oynayacağım için çok mutluyum" dedi.

Beşiktaş ara transfer döneminde kadrosuna dahil etmek için büyük çaba sarfettiği Tolgay Arslan'ın işini resmen bitirdi. Bir süredir Alman ekibi Hamburg ile sıkı pazarlık halinde olan Siyah-Beyazlılar, birkaç saat önce transferi resmiyete döktü. Kartal, Tolgay Arslan için Hamburg'a 300 bin Euro (Yaklaşık 850 bin TL) bonservis bedeli ödeyecek. Tolgay, pazartesi günü İstanbul'a gelerek sağlık kontrolünden geçecek, ardından ise resmi sözleşme imzalayacak. Kulüpler arasındaki anlaşmaya göre Hamburg, Tolgay'ın bir sonraki satışında bonservis bedelinin yüzde 10'unu alacak.

 
'Çok heyecanlıyım'
 
Transferin mutlu sonla bitmesinin ardından ilk açıklamasını FANATİK'e yapan Tolgay, kariyerine Türkiye'de devam edeceği için çok mutlu olduğunu söyledi. 24 yaşındaki orta saha oyuncusu, "Türkiye'nin büyük takımlarından birinde oynayacağım için çok mutluyum. Beşiktaş'ı seçtiğim için çok heyecanlıyım. Kariyerime Türkiye'de devam edecek olmak beni çok heyecanlandırıyor. Türkiye'de, Beşiktaş formasıyla çok iyi işler yapacağımıza inanıyorum. Herkes için hayırlı bir transfer olmasını diliyorum" ifadesini kullandı.
 
3.5 yıllık sözleşme
 
Beşiktaş'ın, Tolgay Arslan'la 3.5 yıllık bir sözleşme yapacağı öğrenildi. Siyah-Beyazlılar'ın çok düşük bir bonservis bedeliyle renklerine bağladığı orta saha oyuncusuna sezonun ikinci yarısında 700 bin Euro ücret vereceği ifade ediliyor. Önümüzdeki sezon 1.4 milyon, 2015-2016 sezonunda 1.5 milyon, 2016-2017 sezonunda ise 1.6 milyon Euro garanti ücret alması beklenen Tolgay'ın, maç başı ücretinin ise 10 bin Euro olacağı bildiriliyor. 

turkiyekenthaber.com

Tolgay Arslan, transferi resmen açıkladı!

Beşiktaş amacına ulaştı, Hamburg'un orta sahadaki yıldızı Tolgay Arslan'ı resmen renklerine bağladı. 24 yaşındaki oyuncu "Türkiye'de oynayacağım için çok mutluyum" dedi.

Beşiktaş ara transfer döneminde kadrosuna dahil etmek için büyük çaba sarfettiği Tolgay Arslan'ın işini resmen bitirdi. Bir süredir Alman ekibi Hamburg ile sıkı pazarlık halinde olan Siyah-Beyazlılar, birkaç saat önce transferi resmiyete döktü. Kartal, Tolgay Arslan için Hamburg'a 300 bin Euro (Yaklaşık 850 bin TL) bonservis bedeli ödeyecek. Tolgay, pazartesi günü İstanbul'a gelerek sağlık kontrolünden geçecek, ardından ise resmi sözleşme imzalayacak. Kulüpler arasındaki anlaşmaya göre Hamburg, Tolgay'ın bir sonraki satışında bonservis bedelinin yüzde 10'unu alacak.

 
'Çok heyecanlıyım'
 
Transferin mutlu sonla bitmesinin ardından ilk açıklamasını FANATİK'e yapan Tolgay, kariyerine Türkiye'de devam edeceği için çok mutlu olduğunu söyledi. 24 yaşındaki orta saha oyuncusu, "Türkiye'nin büyük takımlarından birinde oynayacağım için çok mutluyum. Beşiktaş'ı seçtiğim için çok heyecanlıyım. Kariyerime Türkiye'de devam edecek olmak beni çok heyecanlandırıyor. Türkiye'de, Beşiktaş formasıyla çok iyi işler yapacağımıza inanıyorum. Herkes için hayırlı bir transfer olmasını diliyorum" ifadesini kullandı.
 
3.5 yıllık sözleşme
 
Beşiktaş'ın, Tolgay Arslan'la 3.5 yıllık bir sözleşme yapacağı öğrenildi. Siyah-Beyazlılar'ın çok düşük bir bonservis bedeliyle renklerine bağladığı orta saha oyuncusuna sezonun ikinci yarısında 700 bin Euro ücret vereceği ifade ediliyor. Önümüzdeki sezon 1.4 milyon, 2015-2016 sezonunda 1.5 milyon, 2016-2017 sezonunda ise 1.6 milyon Euro garanti ücret alması beklenen Tolgay'ın, maç başı ücretinin ise 10 bin Euro olacağı bildiriliyor. 

istanbulkenthaber.com

21 Ocak 2015 Çarşamba

Erdoğan'dan Yüce Divan oylaması için ilk yorum

276 oyunu bulamayanlara soru sorulmalı. Bu işi komisyona götüren muhalefet değil iktidardır.

Ben şu anda Cumhurbaşkanı olarak böyle bir değerlendirmeyi ancak bir vatandaş olarak yapabilirim. Fakat bu makama tabi beni getiren halkıma bunu cevapsız bırakmamak gibi bir sorumluluğu da taşıyorum. Bu yapılan oylamanın amacı bu 4 arkadaşımızın Yüce Divan'a gidip gitmemesidir. Bu oylamanın neticesi ne olursa Yüce Divan'a gider. Ne olursa gitmez. Ben sizden şu soruyu beklerdim , acaba 276 niye çıkmadı. veya 276 oyu bulamayanlara bu soruyu sormanız gerekmektedir.

Kaldı ki bu soruları yöneltenler acaba birincil mahkemenin takipsizlik kararlarını niçin görmezlikten gelirler. Orası mahkeme, yargı değil mi?  Bu kararlara rağmen bu tür bir adımın atılması... Kaldı ki komisyona bu işi götüren muhalefet değil iktidardır.

istanbulkenthaber.com

Erdoğan'dan Yüce Divan oylaması için ilk yorum

276 oyunu bulamayanlara soru sorulmalı. Bu işi komisyona götüren muhalefet değil iktidardır.

Ben şu anda Cumhurbaşkanı olarak böyle bir değerlendirmeyi ancak bir vatandaş olarak yapabilirim. Fakat bu makama tabi beni getiren halkıma bunu cevapsız bırakmamak gibi bir sorumluluğu da taşıyorum. Bu yapılan oylamanın amacı bu 4 arkadaşımızın Yüce Divan'a gidip gitmemesidir. Bu oylamanın neticesi ne olursa Yüce Divan'a gider. Ne olursa gitmez. Ben sizden şu soruyu beklerdim , acaba 276 niye çıkmadı. veya 276 oyu bulamayanlara bu soruyu sormanız gerekmektedir.

Kaldı ki bu soruları yöneltenler acaba birincil mahkemenin takipsizlik kararlarını niçin görmezlikten gelirler. Orası mahkeme, yargı değil mi?  Bu kararlara rağmen bu tür bir adımın atılması... Kaldı ki komisyona bu işi götüren muhalefet değil iktidardır.

turkiyekenthaber.com

Egemen Bağış ile ilgili kritik açıklama

Dört eski bakandan Egemen Bağış ile ilgili yapılan oylamanın usulsüz olduğunu iddia eden Hamzaçebi, “Sonuçları itibariyle Sayın Egemen Bağış’ın Yüce Divan'a sevk edilmemesi yönünde bir karar Meclis'ten çıkmış değildir" dedi.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, TBMM’de basın toplantısı düzenledi.

Dün gece Parlamento'nun kötü bir sınav verdiğini belirten Hamzaçebi, “Yolsuzluk iddialarının Yüce Divan'da yapılacak bir yargılama ile aydınlatılması yerine üzerinin örtülmesi tercih edilmiştir. TBMM AKP’nin çoğunluk oylarıyla 4 eski bakanla ilgili yolsuzluk iddialarının Yüce Divan yolunu kapamıştır. Yapılan tam anlamıyla bir aklama değil saklama operasyonudur. TBMM dünkü oturumdaki oylama sonucu ile Erdoğan- Davutoğlu ikilisinin istediği yeni Türkiye’nin tanımının AKP’nin çoğunluk oylarıyla net bir şekilde ortaya koydu. Bu ikilinin istediği yeni Türkiye, yolsuzlukla lekelenmiş kirli ellerin yönettiği, uluslararası alanda itibarı kalmamış bir Türkiye’dir.” şeklinde konuştu.

AKP’yi yönetenlerin Allah korkusunun değil adalet korkusunun olduğunun ortaya çıktığını anlatan Hamzaçebi, “13 yıl önce adalet devleti kuracağız diye yola çıkanlar, 13 yıl sonunda adaletin değil, yolsuzluğunu yönetimini kurmuşlardır. 13 yıl önce 3Y ile yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları iddiasıyla yola çıkanlar bugün gırtlağına kadar yolsuzluğun içine gömülmüşlerdir. Dün gece demokrasi açısından kötü bir sınav verilmiştir. Bu sınav AKP’nin çoğunluk oylarıyla ortaya çıkmıştır.” dedi.

Dün yapılan oylamanın bir yönüyle de demokrasi açısından umut verici olarak nitelendirilebileceğini vurgulayan Hamzaçebi, “AKP’nin çoğunluk oylarına katılmayan parti hiyerarşinin aldığı kararlara uymayan bir grup AKP’li vekil olduğu bu sayının 50 üzerinde olduğu ortaya çıkmıştır. Bu demokrasimiz açısından umut vericidir. Dün gece AKP grubu bir yandan çoğunluk oylarıyla yolsuzluğa geçit verirken, öte taraftan mevcut oy toplamını dikkate alıp değerlendirdiğimizde, kendi hükümetine 50 civarında milletvekili ile güvenoyu vermemiştir. AKP hükümeti dün gece yolsuzluk konusunda TBMM’de kendi grubundan güven oyu alamamıştır. Bu açıkça ortaya çıkmıştır.” diye konuştu.

Dün yapılan oylama sonuçlarının 276 oyu bulamaması nedeniyle Meclis Soruşturma Komisyonu raporunun reddedilmediğini ifade eden Hamzaçebi şunları söyledi: “Ayrıca 4 eski bakandan Egemen Bağış ile ilgili yapılan oylama usulsüzdür. Sonuçları itibariyle sayın Egemen Bağış’ın yüce divana sevk edilmesi yönünde bir karar meclisten çıkmış değildir. Anayasanın 96. maddesi gayet açıktır. TBMM genel kurulunda yapılacak oylamalarda karar oylamaya katılanların salt çoğunluğu ile alınır. Sayın Bağış için yapılan oylamaya 517 vekil katıldı. yüce divan sevkedilmeme yönünde kullanılan oy sayısı 255’tir. Anayasanın 96’ıncı maddesine yüce divana sevk edilmemesi yönünde bir karar alınabilmesi için 517 vekilin en az 259’unun red oyu kullanması gerekirdir. Kullanılan oy red yönünde 255’dir. Anayasının 96. maddesinde öngörülen salt çoğunluktan 4 adet eksik vardır.Egemen Bağış ile ilgili olarak dün gece yüce divana sevk edilmeme yönünde bir karar alınmış değildir usulsüz bir oylama yapılmıştır. Usulsüz bir şekilde kamuoyu kandırılmaya çalışılmıştır.”

Basın mensuplarının, “Oylamanın usulsüz olduğunu dile getirdiniz bir itirazınız olacak mı” sorusuna Hamzaçebi şu cevabı verdi: “Durumu tespit ettim. Elbette anayasa aykırı bir oylama vardır. Bunda ısrar edip etmemek kendilerinin kararıdır. Yapılması gereken oylamanın yenilenmesidir. Bunun benzerlerini geçmiş tarihte yaşadık. Oylamaya katılanların salt çoğunluğunun olmadığı kararlar geçerli sayılmamıştır.” cevabını verdi.

istanbulkenthaber.com

Egemen Bağış ile ilgili kritik açıklama

Dört eski bakandan Egemen Bağış ile ilgili yapılan oylamanın usulsüz olduğunu iddia eden Hamzaçebi, “Sonuçları itibariyle Sayın Egemen Bağış’ın Yüce Divan'a sevk edilmemesi yönünde bir karar Meclis'ten çıkmış değildir" dedi.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, TBMM’de basın toplantısı düzenledi.

Dün gece Parlamento'nun kötü bir sınav verdiğini belirten Hamzaçebi, “Yolsuzluk iddialarının Yüce Divan'da yapılacak bir yargılama ile aydınlatılması yerine üzerinin örtülmesi tercih edilmiştir. TBMM AKP’nin çoğunluk oylarıyla 4 eski bakanla ilgili yolsuzluk iddialarının Yüce Divan yolunu kapamıştır. Yapılan tam anlamıyla bir aklama değil saklama operasyonudur. TBMM dünkü oturumdaki oylama sonucu ile Erdoğan- Davutoğlu ikilisinin istediği yeni Türkiye’nin tanımının AKP’nin çoğunluk oylarıyla net bir şekilde ortaya koydu. Bu ikilinin istediği yeni Türkiye, yolsuzlukla lekelenmiş kirli ellerin yönettiği, uluslararası alanda itibarı kalmamış bir Türkiye’dir.” şeklinde konuştu.

AKP’yi yönetenlerin Allah korkusunun değil adalet korkusunun olduğunun ortaya çıktığını anlatan Hamzaçebi, “13 yıl önce adalet devleti kuracağız diye yola çıkanlar, 13 yıl sonunda adaletin değil, yolsuzluğunu yönetimini kurmuşlardır. 13 yıl önce 3Y ile yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları iddiasıyla yola çıkanlar bugün gırtlağına kadar yolsuzluğun içine gömülmüşlerdir. Dün gece demokrasi açısından kötü bir sınav verilmiştir. Bu sınav AKP’nin çoğunluk oylarıyla ortaya çıkmıştır.” dedi.

Dün yapılan oylamanın bir yönüyle de demokrasi açısından umut verici olarak nitelendirilebileceğini vurgulayan Hamzaçebi, “AKP’nin çoğunluk oylarına katılmayan parti hiyerarşinin aldığı kararlara uymayan bir grup AKP’li vekil olduğu bu sayının 50 üzerinde olduğu ortaya çıkmıştır. Bu demokrasimiz açısından umut vericidir. Dün gece AKP grubu bir yandan çoğunluk oylarıyla yolsuzluğa geçit verirken, öte taraftan mevcut oy toplamını dikkate alıp değerlendirdiğimizde, kendi hükümetine 50 civarında milletvekili ile güvenoyu vermemiştir. AKP hükümeti dün gece yolsuzluk konusunda TBMM’de kendi grubundan güven oyu alamamıştır. Bu açıkça ortaya çıkmıştır.” diye konuştu.

Dün yapılan oylama sonuçlarının 276 oyu bulamaması nedeniyle Meclis Soruşturma Komisyonu raporunun reddedilmediğini ifade eden Hamzaçebi şunları söyledi: “Ayrıca 4 eski bakandan Egemen Bağış ile ilgili yapılan oylama usulsüzdür. Sonuçları itibariyle sayın Egemen Bağış’ın yüce divana sevk edilmesi yönünde bir karar meclisten çıkmış değildir. Anayasanın 96. maddesi gayet açıktır. TBMM genel kurulunda yapılacak oylamalarda karar oylamaya katılanların salt çoğunluğu ile alınır. Sayın Bağış için yapılan oylamaya 517 vekil katıldı. yüce divan sevkedilmeme yönünde kullanılan oy sayısı 255’tir. Anayasanın 96’ıncı maddesine yüce divana sevk edilmemesi yönünde bir karar alınabilmesi için 517 vekilin en az 259’unun red oyu kullanması gerekirdir. Kullanılan oy red yönünde 255’dir. Anayasının 96. maddesinde öngörülen salt çoğunluktan 4 adet eksik vardır.Egemen Bağış ile ilgili olarak dün gece yüce divana sevk edilmeme yönünde bir karar alınmış değildir usulsüz bir oylama yapılmıştır. Usulsüz bir şekilde kamuoyu kandırılmaya çalışılmıştır.”

Basın mensuplarının, “Oylamanın usulsüz olduğunu dile getirdiniz bir itirazınız olacak mı” sorusuna Hamzaçebi şu cevabı verdi: “Durumu tespit ettim. Elbette anayasa aykırı bir oylama vardır. Bunda ısrar edip etmemek kendilerinin kararıdır. Yapılması gereken oylamanın yenilenmesidir. Bunun benzerlerini geçmiş tarihte yaşadık. Oylamaya katılanların salt çoğunluğunun olmadığı kararlar geçerli sayılmamıştır.” cevabını verdi.

turkiyekenthaber.com

'Sıkışık trafikte ihlal olmaz'

Antalya’da sol şeridi sürekli işgal ettiği gerekçesiyle öğretmen Emsal E.’nin kullandığı otomobil için yazdığı tutanak sonrası kesilen 172 liralık ceza, mahkeme tarafından, kentin en yoğun caddesinde sol şeridi sürekli ve keyfi ihlal etmenin söz konusu olamayacağı gerekçesiyle iptal edildi. Sürücü Emsal E. "Kadın sürücü olmamdan dolayı önyargıdan kuşkuluyum" dedi.

Antalya’da geçen yıl ekim ayında öğretmenlik yaptığı okula gitmek için Sabah Otomobiliyle yola çıkan Emsal E.’nin kullandığı aracın plakasına, 100’üncü Yıl Bulvarı’nda sol şeridi sürekli işgal ettiği iddiasıyla bir fahri trafik müfettişi tarafından tutanak tutuldu. Emniyet Müdürlüğü, tutanak sonrası Emsal E.’ye 172 liralık ceza kesti. Geçen kasım ayında cezayı ödemesi için tebligat gönderilen Emsal E., mahkemeye başvurdu.
 
20 Kasım 2014 günü nöbetçi sulh ceza hakimliğine dilekçe yazan Emsal E., böyle bir suçu şehir içi trafiğinde işlemesinin mümkün olmadığını belirtti. İtiraz dilekçesine trafik suçu işlediği iddia edilen 100’üncü Yıl Bulvarı’ndaki araç trafiğini gösteren fotoğraf ve kamera kayıtlarını da ekleyen Emsal E., şöyle devam etti:
 
"4 yıla yakındır her sabah öğretmenlik yaptığım okula bu yoldan gidiyorum. Ve o yol kentin en işlek ana yollarından biridir. Sabah saatlerinde olduğu gibi o yolda günün her saatinde yoğun trafik vardır. Ayrıca oradaki hız limiti de 70 km’dir. Ve her gün binlerce aracın geçtiği bu yolda tüm şeritler aynı hızla akar. Ekte sunduğum fotoğraflardan ve değişik günlerde çekilmiş video kayıtlarından görüleceği gibi söz konusu 100’üncü Yıl Caddesi’nin üç şeridinde trafik hemen hemen aynı hızla akmaktadır. Sol şerit, sağ veya orta şeritte de bulunsanız farklı bir hızla veya düşük bir hızla gidilememektedir. Sol şeritte bulunan bir araç, şeridini değiştirmekte bile zorlanır. Takdir edersiniz ki böyle kalabalık bir trafik akışında sol şerit istense dahi boş bırakılamamaktadır. Bu nedenle trafik kanununda var olan bu suçun, şehir içlerindeki sıkışık trafik akışlarında uygulanabilmesi zordur ve haksızlıktır."
 
’KADIN SÜRÜCÜ’ ÖNYARGISI
 
Dilekçesinde o cadddede trafik ışıkları olduğunu, aşırı hızlı ya da aşırı yavaş gitmenin mümkün olmadığını aktaran Emsal E., şöyle devam etti:
 
"Takdir edersiniz ki sıkışık trafikte seyahat edilirken sürücülerin çok tahammülü olması gerekmektedir. Beni hatalı araç kullanmakla suçlayan fahri müfettişin de herkesten daha tahammüllü ve hoşgörülü olması gerektiğini düşünüyorum. Devamlı sol şeritte gittiğim ve arkadaki araçları engellediğim yönündeki suçlamanın gerçek olabilmesi, ceza tutanağında yer alan saate göre sabahın 07.56’sında mümkün değildir. Binlerce aracın hareket ettiği yolda bırakın sol şeridi, sağ şeritte bile duraklama yapamaz, yavaşlayamazsınız. Tarafıma düzenlenen bu cezaya konu şikayetin kadın sürücü olmamdan dolayı önyargılı bir tavır olabileceğinden kuşkuluyum. Bu cezadan dolayı mağdur edildiğimi düşünüyorum."
 
Emsal E.’nin itirazını değerlendiren Antalya 3’üncü Sulh Ceza Mahkemesi, 100’üncü Yıl Bulvarı’nın Antalya’nın üç şeridi de işlek  yollarından biri olduğuna dikkat çekti. Trafik suçu işlediği iddia edilen aracın sol şeridi sürekli ve keyfi ihlal etmesinin söz konusu olamayacağına hükmeden mahkeme, Emsal E.’nin itirazının kabulüne, kesilen cezanın iptaline karar verdi.

istanbulkenthaber.com

'Sıkışık trafikte ihlal olmaz'

Antalya’da sol şeridi sürekli işgal ettiği gerekçesiyle öğretmen Emsal E.’nin kullandığı otomobil için yazdığı tutanak sonrası kesilen 172 liralık ceza, mahkeme tarafından, kentin en yoğun caddesinde sol şeridi sürekli ve keyfi ihlal etmenin söz konusu olamayacağı gerekçesiyle iptal edildi. Sürücü Emsal E. "Kadın sürücü olmamdan dolayı önyargıdan kuşkuluyum" dedi.

Antalya’da geçen yıl ekim ayında öğretmenlik yaptığı okula gitmek için Sabah Otomobiliyle yola çıkan Emsal E.’nin kullandığı aracın plakasına, 100’üncü Yıl Bulvarı’nda sol şeridi sürekli işgal ettiği iddiasıyla bir fahri trafik müfettişi tarafından tutanak tutuldu. Emniyet Müdürlüğü, tutanak sonrası Emsal E.’ye 172 liralık ceza kesti. Geçen kasım ayında cezayı ödemesi için tebligat gönderilen Emsal E., mahkemeye başvurdu.
 
20 Kasım 2014 günü nöbetçi sulh ceza hakimliğine dilekçe yazan Emsal E., böyle bir suçu şehir içi trafiğinde işlemesinin mümkün olmadığını belirtti. İtiraz dilekçesine trafik suçu işlediği iddia edilen 100’üncü Yıl Bulvarı’ndaki araç trafiğini gösteren fotoğraf ve kamera kayıtlarını da ekleyen Emsal E., şöyle devam etti:
 
"4 yıla yakındır her sabah öğretmenlik yaptığım okula bu yoldan gidiyorum. Ve o yol kentin en işlek ana yollarından biridir. Sabah saatlerinde olduğu gibi o yolda günün her saatinde yoğun trafik vardır. Ayrıca oradaki hız limiti de 70 km’dir. Ve her gün binlerce aracın geçtiği bu yolda tüm şeritler aynı hızla akar. Ekte sunduğum fotoğraflardan ve değişik günlerde çekilmiş video kayıtlarından görüleceği gibi söz konusu 100’üncü Yıl Caddesi’nin üç şeridinde trafik hemen hemen aynı hızla akmaktadır. Sol şerit, sağ veya orta şeritte de bulunsanız farklı bir hızla veya düşük bir hızla gidilememektedir. Sol şeritte bulunan bir araç, şeridini değiştirmekte bile zorlanır. Takdir edersiniz ki böyle kalabalık bir trafik akışında sol şerit istense dahi boş bırakılamamaktadır. Bu nedenle trafik kanununda var olan bu suçun, şehir içlerindeki sıkışık trafik akışlarında uygulanabilmesi zordur ve haksızlıktır."
 
’KADIN SÜRÜCÜ’ ÖNYARGISI
 
Dilekçesinde o cadddede trafik ışıkları olduğunu, aşırı hızlı ya da aşırı yavaş gitmenin mümkün olmadığını aktaran Emsal E., şöyle devam etti:
 
"Takdir edersiniz ki sıkışık trafikte seyahat edilirken sürücülerin çok tahammülü olması gerekmektedir. Beni hatalı araç kullanmakla suçlayan fahri müfettişin de herkesten daha tahammüllü ve hoşgörülü olması gerektiğini düşünüyorum. Devamlı sol şeritte gittiğim ve arkadaki araçları engellediğim yönündeki suçlamanın gerçek olabilmesi, ceza tutanağında yer alan saate göre sabahın 07.56’sında mümkün değildir. Binlerce aracın hareket ettiği yolda bırakın sol şeridi, sağ şeritte bile duraklama yapamaz, yavaşlayamazsınız. Tarafıma düzenlenen bu cezaya konu şikayetin kadın sürücü olmamdan dolayı önyargılı bir tavır olabileceğinden kuşkuluyum. Bu cezadan dolayı mağdur edildiğimi düşünüyorum."
 
Emsal E.’nin itirazını değerlendiren Antalya 3’üncü Sulh Ceza Mahkemesi, 100’üncü Yıl Bulvarı’nın Antalya’nın üç şeridi de işlek  yollarından biri olduğuna dikkat çekti. Trafik suçu işlediği iddia edilen aracın sol şeridi sürekli ve keyfi ihlal etmesinin söz konusu olamayacağına hükmeden mahkeme, Emsal E.’nin itirazının kabulüne, kesilen cezanın iptaline karar verdi.

turkiyekenthaber.com

'Terör ile İslamı yan yana getirmek hakarettir'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'terör ile İslam, teröristle Müslüman kavramlarını yan yana kullanmanın İslam dinine en büyük hakaret ve saldırı olduğunu' söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,  Hilton Bomonti Otel'de, TBMM'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği 10. Konferansı'nda yaptığı konuşmada, "İslam dünyasının üzerinde ciddi operasyonlar yapılmaktadır. Müslümanlar birbirine kırdırılmaktadır. Müslümanlar, birbirine vurdurulmaktadır. Akan kan, dikkat edelim Müslüman kanıdır. Ölenler ve öldürülenler, Müslümanlardır" dedi.

Erdoğan, "İşte şu anda bakıyorsunuz, DEAŞ diye bir terör örgütü çıkmış. İslam adına Müslüman öldürüyor. Bir defa 'Böyle bir yetkiyi nereden alıyor' diye sormak gerekir. İslamın içeriğinde olmayan ve bu şekilde Müslümanları katleden bir terör örgütü, çok açık net ortada dolaşıyor. İşte Irak'ta olanlar ortada. Şu anda Irak'ın yüzde 40'ı, bunların işgali altında. Aynı şekilde Suriye'de yine bir terör estiriyor. Oradada yine binlerce insan öldürülmüş vaziyette" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Teröristler ve terör örgütleri, İslam coğrafyasının ve Müslümanların asla ve asla temsilcisi değildir, sözcüsü değildir ve hiçbir zaman da olmayacaktır. Kim oldukları, neye hizmet ettikleri, kimin maşası oldukları bilinmeyen terör örgütü ve teröristlerin yaptıkları eylemler, kesinlikle ve kesinlikle Müslümanları bağlamaz, İslam ülkelerini bağlamaz" diye konuştu.

Erdoğan, "Terörist saldırıların ardından, İslam coğrafyasını ve Müslümanları öz eleştiriye davet edenler, asıl öz eleştiri yapmak, kendisini sorguya ve hesaba çekmek durumunda olanların ta kendileridir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz İspanya ile bir Medeniyetler İttifakı süreci başlattık ve dedik ki; 'Eğer Medeniyetler İttifakı'nda başarılı olamazsak ki şu ana kadar 150'ye yakın ülke ve uluslararası kuruluş buraya üye olmuştur eğer burada başarılı olamazsak dünya medeniyetler çatışmasına gider ki bu bizim için bir felaket olur.' Biz Medeniyetler İttifakı'nda başarılı olmaya mecburuz, bunu başarmaya mecburuz ama bunu beraber başaracağız" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Paris saldırılarının ardından terörü konuşmak yerine Müslümanları, İslam coğrafyasını konuşmak şiddeti örtmektir, adaletsizliği örtmektir, terörün üzerini örtmektir. Paris saldırılarının ardından başta Avrupa Birliği olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde İslam düşmanlığını ve İslam karşıtlığını körüklemek, insanlığın geleceği adına son derece tehlikeli bir girişimdir" dedi.

turkiyekenthaber.com

'Terör ile İslamı yan yana getirmek hakarettir'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'terör ile İslam, teröristle Müslüman kavramlarını yan yana kullanmanın İslam dinine en büyük hakaret ve saldırı olduğunu' söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,  Hilton Bomonti Otel'de, TBMM'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği 10. Konferansı'nda yaptığı konuşmada, "İslam dünyasının üzerinde ciddi operasyonlar yapılmaktadır. Müslümanlar birbirine kırdırılmaktadır. Müslümanlar, birbirine vurdurulmaktadır. Akan kan, dikkat edelim Müslüman kanıdır. Ölenler ve öldürülenler, Müslümanlardır" dedi.

Erdoğan, "İşte şu anda bakıyorsunuz, DEAŞ diye bir terör örgütü çıkmış. İslam adına Müslüman öldürüyor. Bir defa 'Böyle bir yetkiyi nereden alıyor' diye sormak gerekir. İslamın içeriğinde olmayan ve bu şekilde Müslümanları katleden bir terör örgütü, çok açık net ortada dolaşıyor. İşte Irak'ta olanlar ortada. Şu anda Irak'ın yüzde 40'ı, bunların işgali altında. Aynı şekilde Suriye'de yine bir terör estiriyor. Oradada yine binlerce insan öldürülmüş vaziyette" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Teröristler ve terör örgütleri, İslam coğrafyasının ve Müslümanların asla ve asla temsilcisi değildir, sözcüsü değildir ve hiçbir zaman da olmayacaktır. Kim oldukları, neye hizmet ettikleri, kimin maşası oldukları bilinmeyen terör örgütü ve teröristlerin yaptıkları eylemler, kesinlikle ve kesinlikle Müslümanları bağlamaz, İslam ülkelerini bağlamaz" diye konuştu.

Erdoğan, "Terörist saldırıların ardından, İslam coğrafyasını ve Müslümanları öz eleştiriye davet edenler, asıl öz eleştiri yapmak, kendisini sorguya ve hesaba çekmek durumunda olanların ta kendileridir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz İspanya ile bir Medeniyetler İttifakı süreci başlattık ve dedik ki; 'Eğer Medeniyetler İttifakı'nda başarılı olamazsak ki şu ana kadar 150'ye yakın ülke ve uluslararası kuruluş buraya üye olmuştur eğer burada başarılı olamazsak dünya medeniyetler çatışmasına gider ki bu bizim için bir felaket olur.' Biz Medeniyetler İttifakı'nda başarılı olmaya mecburuz, bunu başarmaya mecburuz ama bunu beraber başaracağız" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Paris saldırılarının ardından terörü konuşmak yerine Müslümanları, İslam coğrafyasını konuşmak şiddeti örtmektir, adaletsizliği örtmektir, terörün üzerini örtmektir. Paris saldırılarının ardından başta Avrupa Birliği olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde İslam düşmanlığını ve İslam karşıtlığını körüklemek, insanlığın geleceği adına son derece tehlikeli bir girişimdir" dedi.

istanbulkenthaber.com

20 Ocak 2015 Salı

'Gözünü sevdiğimin Ahmet Davutoğlusu'

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir her kuruşun hesabını vereceksin. Hangi şeffaflıktan bahsediyorsun? Hem para pul götürüyorsunuz, kalkmışsınız şeffaflıktan bahsediyorsunuz" dedi.

İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:

Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum. Ayrılık zamanı değildir, birleşme zamanıdır. Türkiye’nin çıkarları için çocuklarımız için özgür ve bağımsız Türkiye için tek adres var, halkın partisi Cumhuriyet Halk Partisi. Geçmişte merkez sağda, solda yer alabilirler. Nerede yer alırlarsa alsınlar kucağımızı açıyoruz, Türkiye için açıyoruz. Bayrağımız vatanımız için açıyoruz. Gelin, altı ok sizleri bekliyor.

HRANT DİNK CİNAYETİ

Sekiz yıl önce Hrant Dink öldürüldü. Sekiz yıldır asıl faillerin ve arkasındaki örgütün ortaya çıkmasını bekliyoruz. Türkiye faili meçhuller ülkesi olmamalı. Bu ülkenin hiçbir yurttaşı faili meçhule kurban gitmemeli. Eğer bir kişi öldürülüyor katlediliyorsa failleri yakalamak arkasındaki örgütleri ortaya çıkarmak hükümetlerin temel görevidir. Sekiz yıldır olmadı bekliyoruz. Dönemin başbakanı dedi ki “bu cinayet aydınlatılacaktır. Ankara’nın karanlık dehlizlerinde bu kaybolmayacaktır” dedi. Yine bekleyeceğiz, failler ortaya çıkıncaya kadar. Biz kendi ülkemizi ve yurttaşlarımızı seviyoruz. Kimliği inancı yaşam tarzı ne olursa olsun herkese kucağımızı açıyoruz.

Hepiniz çok iyi bilirsiniz, gazeteci Nedim Şener. Bir kuyumcu titizliğiyle bu olayı sorguladı. Kitaplarını yazdı, belgelerini ortaya koydu. Hapislere atıldı ama o yılmadı. Olayın aydınlanması için elinden gelen her çabayı gösterdi. Biz bu tür çabaları her zaman saygıyla karşılayacağız. Bedel ödense bile aydının toplumu aydınlatma görevi olduğunu hiç unutmamalıyız. Ona da buradan saygılarımızı gönderiyoruz.

Geçen hafta sayın başbakan şeffaflıkla ilgili basın toplantısı yaptı. Dedim ki çok güzel başbakan oturacak “devlette şeffaflığı getiriyoruz. Öncelikle kaçak sarayın maliyetini açıklayacağım” demesini bekliyorduk. Hiçbir şey yok. Devlette şeffaflığın iki temel özelliği vardır.

Bir her kuruşun hesabını vereceksin. Hangi şeffaflıktan bahsediyorsun? Hem para pul götürüyorsunuz, kalkmışsınız şeffaflıktan bahsediyorsunuz. Yani Sayıştay’a baskı yapıp kamu harcamalarını eleştirmeyin diye bir şeyin içine girmeyeceksin. Bunlar şeffaflıktan bahsediyorlar. Sonunda çıktı ne olduğu. Efendim ihbarı yapan memurlar korunacakmış.

“GÖZÜNÜ SEVDİĞİMİN AHMET DAVUTOĞLUSU”

Gözünü sevdiğimin Ahmet Davutoğlusu, memur Teoman’ı nasıl hatırlamazsın? Ne diyordu Rıza Sarraf “para veriyorum almıyor, ne yapacağımı bende şaşırdım” diyor. Ne yaptınız? Memur Teoman’ı sürdünüz. Siz eğer memurları koruyacaksanız, kendinize bir bakın, şeffaflık nedir öğrenin.

Çok önemli bir projemiz var. TBMM’de iç tüzüğü değiştireceğiz ve kesin hesap komisyonu kuracağız. Yani bütçe harcandıktan sonra paraların nerelere harcandığını gösteren kanun. Kesin hesap komisyonunun başkanı muhalefetten olacak, iktidardan değil. iktidar muhalefete hesap verecek. Halk partisi olarak iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız işlerden birisi budur.

istanbulkenthaber.com

'Gözünü sevdiğimin Ahmet Davutoğlusu'

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir her kuruşun hesabını vereceksin. Hangi şeffaflıktan bahsediyorsun? Hem para pul götürüyorsunuz, kalkmışsınız şeffaflıktan bahsediyorsunuz" dedi.

İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:

Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum. Ayrılık zamanı değildir, birleşme zamanıdır. Türkiye’nin çıkarları için çocuklarımız için özgür ve bağımsız Türkiye için tek adres var, halkın partisi Cumhuriyet Halk Partisi. Geçmişte merkez sağda, solda yer alabilirler. Nerede yer alırlarsa alsınlar kucağımızı açıyoruz, Türkiye için açıyoruz. Bayrağımız vatanımız için açıyoruz. Gelin, altı ok sizleri bekliyor.

HRANT DİNK CİNAYETİ

Sekiz yıl önce Hrant Dink öldürüldü. Sekiz yıldır asıl faillerin ve arkasındaki örgütün ortaya çıkmasını bekliyoruz. Türkiye faili meçhuller ülkesi olmamalı. Bu ülkenin hiçbir yurttaşı faili meçhule kurban gitmemeli. Eğer bir kişi öldürülüyor katlediliyorsa failleri yakalamak arkasındaki örgütleri ortaya çıkarmak hükümetlerin temel görevidir. Sekiz yıldır olmadı bekliyoruz. Dönemin başbakanı dedi ki “bu cinayet aydınlatılacaktır. Ankara’nın karanlık dehlizlerinde bu kaybolmayacaktır” dedi. Yine bekleyeceğiz, failler ortaya çıkıncaya kadar. Biz kendi ülkemizi ve yurttaşlarımızı seviyoruz. Kimliği inancı yaşam tarzı ne olursa olsun herkese kucağımızı açıyoruz.

Hepiniz çok iyi bilirsiniz, gazeteci Nedim Şener. Bir kuyumcu titizliğiyle bu olayı sorguladı. Kitaplarını yazdı, belgelerini ortaya koydu. Hapislere atıldı ama o yılmadı. Olayın aydınlanması için elinden gelen her çabayı gösterdi. Biz bu tür çabaları her zaman saygıyla karşılayacağız. Bedel ödense bile aydının toplumu aydınlatma görevi olduğunu hiç unutmamalıyız. Ona da buradan saygılarımızı gönderiyoruz.

Geçen hafta sayın başbakan şeffaflıkla ilgili basın toplantısı yaptı. Dedim ki çok güzel başbakan oturacak “devlette şeffaflığı getiriyoruz. Öncelikle kaçak sarayın maliyetini açıklayacağım” demesini bekliyorduk. Hiçbir şey yok. Devlette şeffaflığın iki temel özelliği vardır.

Bir her kuruşun hesabını vereceksin. Hangi şeffaflıktan bahsediyorsun? Hem para pul götürüyorsunuz, kalkmışsınız şeffaflıktan bahsediyorsunuz. Yani Sayıştay’a baskı yapıp kamu harcamalarını eleştirmeyin diye bir şeyin içine girmeyeceksin. Bunlar şeffaflıktan bahsediyorlar. Sonunda çıktı ne olduğu. Efendim ihbarı yapan memurlar korunacakmış.

“GÖZÜNÜ SEVDİĞİMİN AHMET DAVUTOĞLUSU”

Gözünü sevdiğimin Ahmet Davutoğlusu, memur Teoman’ı nasıl hatırlamazsın? Ne diyordu Rıza Sarraf “para veriyorum almıyor, ne yapacağımı bende şaşırdım” diyor. Ne yaptınız? Memur Teoman’ı sürdünüz. Siz eğer memurları koruyacaksanız, kendinize bir bakın, şeffaflık nedir öğrenin.

Çok önemli bir projemiz var. TBMM’de iç tüzüğü değiştireceğiz ve kesin hesap komisyonu kuracağız. Yani bütçe harcandıktan sonra paraların nerelere harcandığını gösteren kanun. Kesin hesap komisyonunun başkanı muhalefetten olacak, iktidardan değil. iktidar muhalefete hesap verecek. Halk partisi olarak iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız işlerden birisi budur.

turkiyekenthaber.com

Davutoğlu: İstanbul-Londra Avrupa'yı güçlendirir

Londra'da Türkiye'nin elde ettiği başarıların sırrını açıklayan Davutoğlu bölgesel merkez haline dönüşen İstanbul'a da dikkat çekti.

Borsa İstanbul öncülüğünde ve İstanbul Finans Merkezi Girişimi iş birliğiyle hayata geçirilen "İstanbul: Bölgesel Merkez, Küresel Aktör" isimli forum dizisinin üçüncü etkinliği Londra'da yapıldı.

Etkinlikte konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin yakaladığı başarıların sırlarından bahsederken, İstanbul'un da bölgesel bir merkez haline dönüştüğüne dikkat çekti.

AVRUPA'YI GÜÇLENDİRECEK BİRLİKTELİK

İstanbul ve Londra'nın biraraya gelmesi halinde Avrupa Birliği'nin de güçleneceğini vurgulayan Davutoğlu, Brüksel'in farklı alternatifler üzerinde yoğunlaşacağına İstanbul-Londra birlikteliğine bakması gerektiğini söyledi.

''AVRUPA'NIN HASTA ADAMI''

Türkiye nasıl oldu da önde giden bir ekonomi haline dönüştü? sorusuna cevap olarak  Türkiye için bir zamanlar ''Avrupa'nın Hasta Adamı'' ibaresi kullandığını hatırlatan Davutoğlu, bu günlere iyi bir irade, istikrarlı bir duruş ve şeffaf bir yönetim ile gelindiğini ifade etti.

BAŞARININ ALTINDA SADECE PETROL YOK

Türkiye'nin bütçe açığının yüzde 5,6'ya altına indiğini de aktaran Davutoğlu, önümüzdeki sene bütçede fazlalık hedeflendiğini söyledi. Bu başarının birileri tarafından petrole bağlanabileceğini de söyleyen Davutoğlu, ''Ama unutmayın ki bu başarı başladığında petrol fiyatları yüksekti.'' diye de hatırlatmada bulundu.

KRİTİK YILDA 1.3 MİLYON KİŞİLİK İŞ HACMİ OLUŞTURDUK

2014'ün kritik bir yıl olmasına rağmen Türkiye'de 1.3 milyon kişilik iş hacmi oluştuğuna da dikkat çeken Davutoğlu, ''Eğer Türkiye Avrupa Birliği üyesi olsaydı işsizlik rakamları çok daha düşük olacaktı.'' dedi.

BAŞARI DA EN ÖNEMLİ NOKTA SİYASİ İSTİKRAR

Enflasyonunun indiğini ve Nisan- Mayıs döneminde daha da ineceğini aktaran Davutoğlu, ''Bütün ekonomiler daralırken Türkiye'nin ekonomisi daha da büyüdü. Demek ki ekonomi için ilaçlar ve reçeteler çok önemli. Son 12 yıldaki başarıda en önemli nokta siyasi istikrardı.'' diye konuştu.

BÖLGESEL HAP İÇİN 65 ÜLKE İLE İMZA ATTIK

Gerçek bir merkez olarak bakacak olursak Türkiye'nin bölgesel bir hap, bir merkez olduğunu söyleyen Davutoğlu, ''Orta Avrupa'dan Çin'e kadar en büyük endüstri Türkiye. Bölgesel bir hap olabilmek için 65 ülke ile serbest ticaret antlaşmaları imzaladık.'' dedi.

EN İYİ ÖRNEĞİZ

''62. Türk Hükümeti olarak gücün transferinin en iyi şekilde gerçekleştirildiği bir örneğiyiz.'' diyen Davutoğlu, ''5 ay içinde 25 sektörel transformasyon programı gerçekleştirdik. Bin 500'ün üzerinde eylem planını açıkladık.'' dedi.

4 SAATLİK UÇUŞ İLE 60 ÜLKE

Dünyanın en büyük havaalanının İstanbul'a yapılacağını ve bu havaalanın yılda 150 milyon yolcu kapasiteli olacağını söyleyen Davutoğlu, ''İstanbul gerçek bir merkez. İstanbul'dan 4 saatlik uçuşla 60 ülkeye gidebiliyorsunuz.'' diye konuştu.

EN BÜYÜK 5 MERKEZDEN BİRİ OLACAK

İstanbul'un cografi merkez olmasının yanı sıra finans merkezi haline de dönüşeceğini vurgulayan Davutoğlu, ''İstanbul dünyanın en büyük 5 finans merkezinden biri haline dönüşecek.'' dedi.

istanbulkenthaber.com